Evliliklerde neden hep erkek yaşça büyük olmak zorundadır?
Yıllarca süregelen bu genellemeyi kimler yaptı?
Erkek egemen yapı, sahip olduğu üstünlüğünden ne pahasına olursa olsun vazgeçmiyor. Oysa dünden bugüne yaşamda çok şey değişti. Neden aşkın yaşı konusunda bile erkek lehine karar veriliyor. Üstelik bu kararın sonucunda kendisi bile mutlu olamazken, erkeğin yaşça büyük olması durumu neredeyse evlenilecek erkekte aranan ilk şart olma özelliğini günümüzde dahi koruyorken. Peki neden bu dayatmada hala ısrar ediliyor. Bu konuda ciddi bir yanılsama yok mu? Zira etrafımıza baktığımızda gördüğümüz mutlu insan sayısı yok denecek kadar az. Üstelik her geçen gün boşanmaların sayısı hızla artıyor. En önemlisi sevgi neden göz ardı ediliyor. Bu ısrarın gerekçesi çoğu kişinin çocukluğunda kanıksanmış genellemeleri sorgusuz koşulsuz kabul etmesi şüphesiz.
Ve nasıl istisnasız, itirazsız kabul görüyor?
Vaktiyle kadının korunma, erkeğin koruma ve kollama isteğiyle hareket etmesi sanırım. Bu da demek oluyor ki kendimizi ne kadar geliştirsek de kolayımıza ya da işimize gelen alışılagelmiş davranışları değiştirmek istemiyoruz. Hatta sorgulamıyoruz. Buna bir de baş edilemeyen çevre baskısı ekleniyor. Ardından kadının erkeğe göre daha çabuk yıprandığı yalanı. Ve kızların gelişiminin erkekten önce tamamlaması nedeniyle gençlik yıllarında yaşça büyük erkeklere olan ilgisi.
Hani iki gönül bir olunca samanlık seyrandı?
Toplum ısrarla kadının kendinden küçük erkekle birlikte olmasını ve evlenmesini engellemek istiyor. Eskiden tamamen ama günümüzde kısmen başarıyor. Tuhaf olan şu ki kadının kendisinden yaşça küçük birini sevmesine suç işlemişçesine şiddetle karşı çıkan toplum tersi durumda elli yaş farkını bile olgunlukla karşılıyor. Bir adam torunu yaşında bir kızla evlenebiliyor ve bunda bir sakınca görülmüyor.
Oysa birçok alanda olduğu gibi bu alanda da kadınlar ezber bozuyor!
Cesur davranıyor ve aşklarına sahip çıkıyor. Kadın artık sığınacağı, güveneceği bir liman aramıyor. Özgüveni olmadığı için “o bilir” deyip sorumluluğu karşıya yükleyen, kararsız ve gelecek kaygısı taşıyan kadın yok artık. Ve günümüz kadını ne istediğini bilen, ayağı yere sağlam basan bir duruş sergiliyor. Duygularına yaslanıyor. Ruh yaşını önemsiyor. Yaşamdan beklentilerine odaklanıyor. Gerçek aşk, ne para ne yaş ne de sınıf dinliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder