4 Mart 2016 Cuma

Söylesene nesin sen!

Söylesene nesin sen!
Daha doğmadan başlar kadının derdi. Doğacağı müjdesini bile babaya nasıl vereceğini kara kara düşünür anne. Evlat hasretiyle yanıp tutuşan baba daha yüzünü bile görmeden utanır bebesinin varlığından. Olup bitenlerden habersiz dünyaya gözlerini açan bebe ise sadece sevilmek ister. Her fırsatta açtığı kollar boş kalır. Anne kader ortağı saydığı yavrusunu yaşadığı sıkıntıları yaşamasından korktuğundan öfkesini kusar her fırsatta. Döner dolaşır tutunacak bir dal bulamaz savrulur durur. Tüm bunlar yetmez gibi toplumun dayatmaları başlar. Konu komşu, akraba, okul, sokak,mahalle, iş hayatı canından bıktırmak için sırada bekler.
Dayanma gücün varsa sevgisiz, horlanmış bir hayatta ayakta kalabilirsin. Tüm canlı varlıklar gibi sen de sevdin. Oh nihayet seni sen olduğun için seven biri var artık. Bu mutluluk ne kadar sürecek sanıyorsun ki. Belki kırk bıçak darbesiyle son bulacak, belki sokak ortasında darp edileceksin, belki bir kanalda boğulacaksın, belki bir dolmuş kabusun olacak. Ayrılmak isteyeceksin şansın var ve hayattaysan.
Çok heveslenme yüce adalet hevesini kursağında bırakacak. Baba evine mi dönersin. Unuttun mu onlar zaten varlığından utanmıştı.
İyi de tüm bunlar daha ne kadar sürecek. Acaba tüm bunları değiştirebilecek gücün varken bu gücü neden kullanmadın sen. Mücadele yerine boyun eğmeyi mi seçtin. Kader demek kolayına mı geldi. Nasıl? Deme hiç.
Erkek evladını sen yetiştiriyorsun. Kadına değer verilmesi gerektiğini öğretmiyorsun. Bu sıkıntıları ben yaşadım başka kadın yaşamasın demiyorsun. Çocukken yaşadığın acıları unutuyorsun. Aynı hataları kendi çocuğunu yetiştirirken de yapıyorsun. Çocuğunla en çok zamanı sen geçiriyorsun. İşin kötüsü ne biliyor musun? Sen bu gücünün bile farkında değilsin. Çünkü sen de kendini değersiz hissediyorsun. Kendinin farkında değilsin. Yani birey olduğunun farkında değilsin. Duygularının, isteklerinin. Hayatı kendin zorlaştırıyorsun kendine. Yok öyle bir şey deme, öyle. Kendimden biliyorum. Kendimi babamın ve ağabeylerimin yanında hissettiğim kadar değerli hissedemiyorum annemin yanında. Ve babam, ağabeylerim, erkek arkadaşlarım benden daha fazla mücadele ediyor ‘kadın hakları’ davasında.
Kuşaktan kuşağa kadın dayanılmaz acılar çekmeye devam ediyorsa bunun en büyük suçlusu yine kadındır. Nasıl yani demeyin hiç. Önce kadın-erkek ayırımından vazgeçeceğiz. Erkekler bizim düşmanımız değil.Bizim mücadelemiz düşünce ve karakter yoksunu yaratıklarla. Yani insan sınıfına koyamadıklarımızı erkek sınıfına hiç koyamayız. Yani bu kadın erkek mücadelesi hiç değil. Kadın önce bireyselliği kabul edememiş, her türlü acıyı kendine hak görmüş zihniyetten kurtulmalı.
Bu mücadele de hepimiz babamızı, kardeşimizi, çocuğumuzu, eşimizi yanımıza almalıyız. Ve işe çocuğumuzdan başlamalıyız. Unutmayalım ki oğlumuz kızımızın kardeşi, gelecekte bir kadının eşi ve bir çocuğun babası. Yetiştirdiğimiz her çocuk en az üç kadının hayatına anlam katacak. Ve bu mücadele en çok kadının kadınla mücadelesi. İşe erkeklerden önce kadınlardan başlamak gerekiyor.
Yani her şeyi değiştirecek güç var bizde! Bir düşünün isterseniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder